Soru Sor
Sorunu sor hemen cevaplansın.
Prut Antlaşması, Osmanlı İmparatorluğu ile Rusya Çarlığı arasında imzalanan bir barış antlaşmasıdır. İki devlet arasında patlak veren Prut Savaşı sonrası 22 Temmuz 1711 tarihinde imzalanmıştır. Antlaşmanın imzalandığı tarihte Lale Devri yaşanan Osmanlı İmparatorluğu Sultan III. Ahmed Han (1703-1730) tarafından yönetilmekteydi. Rusya yönetiminde ise “Deli Petro” lakaplı Çar Büyük Petro vardı. Antlaşmaya giden süreçte ordusu Osmanlı’ya sığınan İsveç'in başında ise “Demirbaş Şarl" lakaplı XII. Şarl bulunuyordu.
Sadrazam Baltacı Mehmet Paşa komutasındaki Osmanlı ordusu, 1710 tarihinde “Prut Savaşı” veya “Prut Seferi” adı savaşta Prut Nehri kıyısında Rusya ile kıyasıya mücadele etti. Osmanlı’ya Kırım Hanlığı ordusu da destek verdi. Ruslar, nehir kıyısında Osmanlı güçleri tarafından sıkıştırıldı. Osmanlı’nın yok etme tehlikesi ile karşı karşıya bıraktığı Rus ordusunun başındaki Deli Petro, metresi Katerina aracılığı ile Osmanlı’ya barış antlaşması teklifi götürdü. 21 Temmuz 1711 tarihinde Prut’ta yapılan antlaşmaya Osmanlı Sadrazamı Baltacı Mehmet Paşa ve Rus Çarı Petro imza attı. Antlaşma metni Osmanlıca ve Rusça dillerinde yayımlandı.
Sultan III. Ahmed yönetimindeki Osmanlı İmparatorluğu ise, İsveç Kralı Şarl’ın güvenli bir şekilde ülkesinde göndermeyi istiyordu. Ayrıca, Rusya daha önce yapılan barış antlaşmasının şartlarına riayet etmiyordu. Bu sebeple iki devlet arasındaki ilişkiler giderek bozulmaya başladı. Osmanlı, tüm bunlara rağmen Rusya ile ilişkilerin yeniden düzeltilmesi için çaba gösterdi.
Bu dönemde Rusya, İsveç ile savaş halindeydi. Osmanlı, Rusya’nın elinde bulunan Azak Kalesi’ni geri almak ve Kırım’ı tehdit eden Rus kalelerini yıkmak istiyordu. Bu hedeflerle birlikte Rusya’nın bölgedeki yayılmacı ve işgalci politikaları Osmanlı’yı Rusya ile savaşa zorladı. Rusya’nın Osmanlı topraklarında gözü vardı. Bu sebeple Osmanlı içinde yaşayan Ortodoks toplumlarını kışkırtmaya başladı. Bu şekilde Osmanlı’yı zayıflatmayı ve savaşlarla daha önce kaybettiği toprakları geri almayı hedefledi.
Ayrıca, Kral Şarl’ın Osmanlı topraklarına sığınması diplomatik sorun haline geldi ve Rusya ile Osmanlı karşı karşıya geldi. Rus birlikleri, İsveç Kralı'nın peşinden Osmanlı topraklarına çeşitli akınlar düzenledi. Şarl, Bender'de mülteci konumunda bulunuyordu. Osmanlı hanedanına sürekli mektuplar yazan Şarl, Osmanlı’yı Rusya’ya karşı kışkırttı. Bunun da etkisi ile Sultan III. Ahmed Han, 20 Aralık 1710 tarihinde Rusya'ya karşı savaş ilan etti.
Sadrazam Baltacı Mehmet Paşa komutasındaki 120 bin kişilik Osmanlı ordusu, Tuna'yı geçerek Eflak'a girdi. Osmanlı donanması da Karadeniz'e açıldı. Osmanlı güçlerinde Kırım ordusu da destek verdi. Rus birliklerini Prut Nehri kıyısındaki Stanileşti kasabası yakınlarında çembere alındı. Rus Çarı Petro, Moskova'daki metresi Katerina’ya mektup göndererek, kurtuluş imkanı olmadığını anlattı. Katerina, Osmanlı’ya barış teklifinde bulundu.
İsveç Kralı ve Kırım Hanı da, fırsat varken Rus ordusunun yok edilmesini istiyordu. Baltacı Mehmed Paşa, isyan belirtileri gösteren Yeniçerilere güvenemediği için Katerina’nın barış teklifini kabul etti. Yeniçerilerin isteksiz davranışları ve Baltacı Mehmet Paşa'nın Yeniçerilere güvenememesi, Prut Antlaşması’na giden süreçte etkili olmuştur. Ayrıca, Rus kuşatması sırasında yeni bir kutsal ittifakın oluşturulabileceği düşüncesi taşıyan Baltacı Mehmet Paşa, Osmanlı ordusunun çok yıpranacağı endişesi de taşıyordu.
Daha sonra yapılan müzakereler sonucu Prut Antlaşması imzalandı. Baltacı’nın Rus ordusunu yok etme imkanı varken neden barış antlaşması yaptığı konusu, tarihçiler arasında hala tartışılan bir konudur.
Prut Antlaşması, 7 maddedir. Özgün Türkçe metni bulunmamaktadır. Rusça metin de kopyadır. Prut Antlaşması’nın kayıtlardaki maddeleri şunlardır;
Osmanlı İmparatorluğu, Prut Savaşı’nda elde ettiği avantajı antlaşmaya yansıtamamıştır. Osmanlı, askeri üstünlüğüne rağmen istenen düzeyde olumlu bir sonuç alamamıştır. Antlaşmanın sonucunda Osmanlı kazançlı görülse de bu kazanç, elde edilen başarıya oranla yetersiz görülmüştür. Prut Antlaşması, Sultan III. Ahmed Han’ı da memnun etmiştir. Ancak ordusunu imhadan kurtaran Deli Petro, vaatlerini yerine getirmemiştir. Bu durum, sadrazama karşı muhalefet grupları oluşmasına yol açmıştır.
Ordusu ile birlikte Osmanlı kuvvetlerinin çemberi içinde Moskova’dan yardım isteyen Rus Çarı Deli Petro, antlaşmadan yaklaşık bir buçuk yıl sonra antlaşma maddelerine itiraz etmiş ve maddelerin yenilenmesini istemiştir. Yapılan müzakereler sonucu, ilk antlaşma maddelerinden farklı bir metin ortaya konulmamıştır. Rus Çarı, maddelerin yenilenmesi görüşmelerinde ticari konularda ülkesine bazı ayrıcalıklar tanınmasını istemiştir. Osmanlı, bu konuda geri adım atmamış ve Rusya’nın istediği imtiyazları vermemiştir. Son müzakerelerin ardından 1711 Prut Antlaşması yerine 1713 Edirne Antlaşması imzalanmıştır.
Osmanlı, Prut zaferinin ardından II. Viyana bozgunu sonrası 1715 yılında kaybettiği toprakları geri almak için Venedik ve Avusturya’ya karşı yeni bir savaşa girmiştir. Rusya’ya elçi gönderen Venedik, Osmanlı’ya karşı ittifak teklif etmiştir. Ancak Deli Petro, bu teklifi reddederek, İstanbul’a bir elçi göndermiş ve Osmanlı ile diplomatik ilişkileri daha da geliştirmek için çaba göstermiştir. Sultan III. Ahmet, bu jestinden dolayı Petro’ya, tarafsızlığını koruduğu için teşekkür etmiştir.
Ancak Rus Çarı Petro, Osmanlı Sultan’ın bu iyi niyetini fırsata çevirmek istemiştir. 1713 Edirne Antlaşması’nın da yenilenmesini isteyen Petro, bazı ek maddeler konulması için müzakere talep etmiştir. Bunun üzerine Prut Antlaşması’nın maddelerinin yenilenmesi sebebiyle imzalanan Edirne Antlaşması’na yeni maddeler eklenmesi amacıyla İstanbul’da yeni bir müzakere süreci başlamıştır. Müzakereler sonucu 21 Ekim 1720 tarihinde 13 maddelik yeni bir antlaşmaya imza atmıştır. Bu antlaşmanın 11. maddesi, Rus tüccarlara ilk kez Osmanlı topraklarında serbest ticaret hakkı vermiştir.
Prut Antlaşması’nın sonuçlarından biri olarak görülen başka bir konu da, Rus ordusunu yenebilecekken barış antlaşmasını kabul eden Baltacı Mehmet Paşa ile Petro'nun metresi Katerina arasında duygusal ilişki kurulduğuna dair dedikodulardır. Bu söylentiler halen tartışılmaktadır ve tarih literatüründe yer tutmaktadır. Ancak bilimsel araştırmalar ve tarihi kayıtlar, Baltacı ile Katerina’nın Prut Savaşı sırasında ve sonrasında bir araya gelmediğini ortaya koymaktadır.
Barış antlaşması, 1700 yılında İstanbul Antlaşması ile Azak Kalesi’ni ele geçiren ve Karadeniz’e çıkmak için fırsat kollayan Rusya’nın bu kazanımlarına son vermiş ve Rusya’nın önemli hedeflerinden vazgeçmesine yol açmıştır. Rusya, Azak Kalesi’ni kaybetmekle birlikte Karadeniz’e ulaşma imkanını ve Don Nehri üzerindeki ticari avantajlarını kaybetmiştir. Rus tüccarların Karadeniz üzerinden boğazlar yoluyla Akdeniz’e açılması hayali de suya düşmüştür.
Prut Antlaşması, Küçük Kaynarca Antlaşması'nın da öncüsü niteliğindedir. Prut Antlaşması'nı Osmanlı’nın mutlak galibiyeti; Küçük Kaynarca Antlaşması’nı da Rusların mutlak galibiyeti dikte ettirmiştir. Prut Savaşı ile İstanbul Anlaşması’yla Ruslara bırakılan yerler geri alınmıştır. Böylece Rusya’nın sıcak denizlere inme politikası bir süreliğine ertelenmiş, Azak Kalesi’nin geri alınmasıyla Karadeniz yeniden Osmanlı gölü haline gelmiştir. Üstelik bu antlaşmayla Osmanlı, Karlofça Antlaşması ile yitirdiği yerleri geri alabilmek için umutlanmıştır.
Tarih: 2020-01-14 10:05:35 Kategori: Tarih
Soru Tarat
Kitaptan sorunu tarat hemen cevaplansın.
Sorunu sor hemen cevaplansın.
Prut Antlaşması Nedir
Sadrazam Baltacı Mehmet Paşa komutasındaki Osmanlı ordusu, 1710 tarihinde “Prut Savaşı” veya “Prut Seferi” adı savaşta Prut Nehri kıyısında Rusya ile kıyasıya mücadele etti. Osmanlı’ya Kırım Hanlığı ordusu da destek verdi. Ruslar, nehir kıyısında Osmanlı güçleri tarafından sıkıştırıldı. Osmanlı’nın yok etme tehlikesi ile karşı karşıya bıraktığı Rus ordusunun başındaki Deli Petro, metresi Katerina aracılığı ile Osmanlı’ya barış antlaşması teklifi götürdü. 21 Temmuz 1711 tarihinde Prut’ta yapılan antlaşmaya Osmanlı Sadrazamı Baltacı Mehmet Paşa ve Rus Çarı Petro imza attı. Antlaşma metni Osmanlıca ve Rusça dillerinde yayımlandı.
Prut Antlaşması’nın Nedenleri
1700 yılından itibaren bölgede ağırlığını artıran Rusya, sıcak denizlere açılmayı hedefliyordu. Rus Çarı, bu hedefle kuzeyde İsveç topraklarını zorluyordu. İsveç ordusu, Poltava'da Rusya ile girdiği savaşta mağlup oldu. Bunun üzerine İsveç Kralı Şarl ve ordusu, Osmanlı topraklarına sığındı. Bu dönemde Rusya, Lehistan'ın içişlerine karışıyordu. Eflak ve Boğdan beylerini de Osmanlı’ya karşı kışkırtan Rusya’nın düşmanca politikaları Osmanlı’yı oldukça rahatsız ediyordu.Sultan III. Ahmed yönetimindeki Osmanlı İmparatorluğu ise, İsveç Kralı Şarl’ın güvenli bir şekilde ülkesinde göndermeyi istiyordu. Ayrıca, Rusya daha önce yapılan barış antlaşmasının şartlarına riayet etmiyordu. Bu sebeple iki devlet arasındaki ilişkiler giderek bozulmaya başladı. Osmanlı, tüm bunlara rağmen Rusya ile ilişkilerin yeniden düzeltilmesi için çaba gösterdi.
Bu dönemde Rusya, İsveç ile savaş halindeydi. Osmanlı, Rusya’nın elinde bulunan Azak Kalesi’ni geri almak ve Kırım’ı tehdit eden Rus kalelerini yıkmak istiyordu. Bu hedeflerle birlikte Rusya’nın bölgedeki yayılmacı ve işgalci politikaları Osmanlı’yı Rusya ile savaşa zorladı. Rusya’nın Osmanlı topraklarında gözü vardı. Bu sebeple Osmanlı içinde yaşayan Ortodoks toplumlarını kışkırtmaya başladı. Bu şekilde Osmanlı’yı zayıflatmayı ve savaşlarla daha önce kaybettiği toprakları geri almayı hedefledi.
Ayrıca, Kral Şarl’ın Osmanlı topraklarına sığınması diplomatik sorun haline geldi ve Rusya ile Osmanlı karşı karşıya geldi. Rus birlikleri, İsveç Kralı'nın peşinden Osmanlı topraklarına çeşitli akınlar düzenledi. Şarl, Bender'de mülteci konumunda bulunuyordu. Osmanlı hanedanına sürekli mektuplar yazan Şarl, Osmanlı’yı Rusya’ya karşı kışkırttı. Bunun da etkisi ile Sultan III. Ahmed Han, 20 Aralık 1710 tarihinde Rusya'ya karşı savaş ilan etti.
Sadrazam Baltacı Mehmet Paşa komutasındaki 120 bin kişilik Osmanlı ordusu, Tuna'yı geçerek Eflak'a girdi. Osmanlı donanması da Karadeniz'e açıldı. Osmanlı güçlerinde Kırım ordusu da destek verdi. Rus birliklerini Prut Nehri kıyısındaki Stanileşti kasabası yakınlarında çembere alındı. Rus Çarı Petro, Moskova'daki metresi Katerina’ya mektup göndererek, kurtuluş imkanı olmadığını anlattı. Katerina, Osmanlı’ya barış teklifinde bulundu.
İsveç Kralı ve Kırım Hanı da, fırsat varken Rus ordusunun yok edilmesini istiyordu. Baltacı Mehmed Paşa, isyan belirtileri gösteren Yeniçerilere güvenemediği için Katerina’nın barış teklifini kabul etti. Yeniçerilerin isteksiz davranışları ve Baltacı Mehmet Paşa'nın Yeniçerilere güvenememesi, Prut Antlaşması’na giden süreçte etkili olmuştur. Ayrıca, Rus kuşatması sırasında yeni bir kutsal ittifakın oluşturulabileceği düşüncesi taşıyan Baltacı Mehmet Paşa, Osmanlı ordusunun çok yıpranacağı endişesi de taşıyordu.
Daha sonra yapılan müzakereler sonucu Prut Antlaşması imzalandı. Baltacı’nın Rus ordusunu yok etme imkanı varken neden barış antlaşması yaptığı konusu, tarihçiler arasında hala tartışılan bir konudur.
Prut Antlaşması’nın Maddeleri
Prut Antlaşması, Rusya’nın birçok hayalle girdiği Prut Savaşı’ndaki yenilgisinin bir sonucudur. Kırım’ı alarak Karadeniz’deki nüfuzunu artırmayı hedefleyen Rusya, Osmanlı’nda kapitülasyonları elde etmeyi ve sıcak denizlere açılmayı amaçlıyordu. Baltacı Mehmet Paşa komutasındaki Osmanlı ordusunun Prut Seferi’nde Rus ordusunu yok edebilecekken yaptığı Prut Antlaşması, Osmanlı lehine maddeler içeriyor.Prut Antlaşması, 7 maddedir. Özgün Türkçe metni bulunmamaktadır. Rusça metin de kopyadır. Prut Antlaşması’nın kayıtlardaki maddeleri şunlardır;
- Azak Kalesi, çevresindeki arazi ve içindeki mühimmatla birlikte Osmanlı’ya iade edilecektir. Türk sınırlarındaki Taygan, Kamenka ve Yenikale yıkılacaktır. Kamenka’daki top ve mühimmat teslim edilecektir. Bu bölgelere her iki devlet tarafından başka bir kale yapılmayacaktır.
- Lehistan’ın içişlerine ve Lehistan’a ve Kırım Hanlığı’na tabi Kazaklara müdahale edilmeyecektir.
- Rus tüccarlar, İstanbul’a karadan ve denizden gelip gidebilecektir; ancak daimi elçi sıfatıyla kimse bulunmayacaktır.
- Kutsal İttifak Savaşları’nda Rusya’da esir düşen askerler, Osmanlı’ya teslim edilecektir.
- İsveç Kralı Şarl, güven içinde ülkesine dönebilecektir. Şarl ülkesine dönünceye kadar kendisini rahatsız edecek girişimlerde bulunulmayacaktır.
- Her iki devlet de birbirinin halkına zarar vermeyecektir
- Esas barış antlaşması İstanbul’da yapılacaktır.
Prut Antlaşması’nın Sonuçları
Prut Antlaşması, her ne kadar ordusu imha edilmek üzere olan Rusya’nın talebi ile imzalansa da, sonuçları itibarıyla antlaşmadan Rusya’nın daha avantajlı çıktığı söylenebilir! Osmanlı, Prut Savaşı hariç Rusya ile girdiği bütün savaşları kaybetmiştir. Bu savaşların ardından imzalanan bütün barış antlaşmalarında ise Osmanlı birçok toprak kaybetmiştir. Ruslar ise, hem siyasi hem de ticari alanda önemli imtiyazlar elde etmiştir.Osmanlı İmparatorluğu, Prut Savaşı’nda elde ettiği avantajı antlaşmaya yansıtamamıştır. Osmanlı, askeri üstünlüğüne rağmen istenen düzeyde olumlu bir sonuç alamamıştır. Antlaşmanın sonucunda Osmanlı kazançlı görülse de bu kazanç, elde edilen başarıya oranla yetersiz görülmüştür. Prut Antlaşması, Sultan III. Ahmed Han’ı da memnun etmiştir. Ancak ordusunu imhadan kurtaran Deli Petro, vaatlerini yerine getirmemiştir. Bu durum, sadrazama karşı muhalefet grupları oluşmasına yol açmıştır.
Ordusu ile birlikte Osmanlı kuvvetlerinin çemberi içinde Moskova’dan yardım isteyen Rus Çarı Deli Petro, antlaşmadan yaklaşık bir buçuk yıl sonra antlaşma maddelerine itiraz etmiş ve maddelerin yenilenmesini istemiştir. Yapılan müzakereler sonucu, ilk antlaşma maddelerinden farklı bir metin ortaya konulmamıştır. Rus Çarı, maddelerin yenilenmesi görüşmelerinde ticari konularda ülkesine bazı ayrıcalıklar tanınmasını istemiştir. Osmanlı, bu konuda geri adım atmamış ve Rusya’nın istediği imtiyazları vermemiştir. Son müzakerelerin ardından 1711 Prut Antlaşması yerine 1713 Edirne Antlaşması imzalanmıştır.
Osmanlı, Prut zaferinin ardından II. Viyana bozgunu sonrası 1715 yılında kaybettiği toprakları geri almak için Venedik ve Avusturya’ya karşı yeni bir savaşa girmiştir. Rusya’ya elçi gönderen Venedik, Osmanlı’ya karşı ittifak teklif etmiştir. Ancak Deli Petro, bu teklifi reddederek, İstanbul’a bir elçi göndermiş ve Osmanlı ile diplomatik ilişkileri daha da geliştirmek için çaba göstermiştir. Sultan III. Ahmet, bu jestinden dolayı Petro’ya, tarafsızlığını koruduğu için teşekkür etmiştir.
Ancak Rus Çarı Petro, Osmanlı Sultan’ın bu iyi niyetini fırsata çevirmek istemiştir. 1713 Edirne Antlaşması’nın da yenilenmesini isteyen Petro, bazı ek maddeler konulması için müzakere talep etmiştir. Bunun üzerine Prut Antlaşması’nın maddelerinin yenilenmesi sebebiyle imzalanan Edirne Antlaşması’na yeni maddeler eklenmesi amacıyla İstanbul’da yeni bir müzakere süreci başlamıştır. Müzakereler sonucu 21 Ekim 1720 tarihinde 13 maddelik yeni bir antlaşmaya imza atmıştır. Bu antlaşmanın 11. maddesi, Rus tüccarlara ilk kez Osmanlı topraklarında serbest ticaret hakkı vermiştir.
Prut Antlaşması’nın sonuçlarından biri olarak görülen başka bir konu da, Rus ordusunu yenebilecekken barış antlaşmasını kabul eden Baltacı Mehmet Paşa ile Petro'nun metresi Katerina arasında duygusal ilişki kurulduğuna dair dedikodulardır. Bu söylentiler halen tartışılmaktadır ve tarih literatüründe yer tutmaktadır. Ancak bilimsel araştırmalar ve tarihi kayıtlar, Baltacı ile Katerina’nın Prut Savaşı sırasında ve sonrasında bir araya gelmediğini ortaya koymaktadır.
Prut Antlaşması’nın Önemi
Prut Antlaşması, Osmanlı açısından Karlofça Antlaşması’nda kaybedilen yerlerin geri alınması için bir ümit doğurmuştur. Osmanlı, Rusları Karadeniz'den uzaklaştırmış ve İsveç ile ilişkilerini güçlendirmiştir. Prut Antlaşması, İstanbul Antlaşması’nı lağvetmiştir. Osmanlı açısından toprak kazanma politikasının ilk adımının olumlu sonuçlarından biri olan Prut Antlaşması, Rusya gibi büyük bir devletin de yenilebileceğini göstermiştir. Osmanlı’da kaybedilen toprakların kurtarılması halkın ümidini artırmış ve ordunun morali düzelmiştir.Barış antlaşması, 1700 yılında İstanbul Antlaşması ile Azak Kalesi’ni ele geçiren ve Karadeniz’e çıkmak için fırsat kollayan Rusya’nın bu kazanımlarına son vermiş ve Rusya’nın önemli hedeflerinden vazgeçmesine yol açmıştır. Rusya, Azak Kalesi’ni kaybetmekle birlikte Karadeniz’e ulaşma imkanını ve Don Nehri üzerindeki ticari avantajlarını kaybetmiştir. Rus tüccarların Karadeniz üzerinden boğazlar yoluyla Akdeniz’e açılması hayali de suya düşmüştür.
Prut Antlaşması, Küçük Kaynarca Antlaşması'nın da öncüsü niteliğindedir. Prut Antlaşması'nı Osmanlı’nın mutlak galibiyeti; Küçük Kaynarca Antlaşması’nı da Rusların mutlak galibiyeti dikte ettirmiştir. Prut Savaşı ile İstanbul Anlaşması’yla Ruslara bırakılan yerler geri alınmıştır. Böylece Rusya’nın sıcak denizlere inme politikası bir süreliğine ertelenmiş, Azak Kalesi’nin geri alınmasıyla Karadeniz yeniden Osmanlı gölü haline gelmiştir. Üstelik bu antlaşmayla Osmanlı, Karlofça Antlaşması ile yitirdiği yerleri geri alabilmek için umutlanmıştır.
Tarih: 2020-01-14 10:05:35 Kategori: Tarih
Kitaptan sorunu tarat hemen cevaplansın.
Yorum Yapx